İHD, Komisyona 33 Yıllık Rapor Sundu: 36 Bin İnsan Yaşamını Yitirdi, 3 Bin Köy Boşaltıldı

İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (THİV), Kürt sorununun çözümü kapsamında Meclis’te kurulan ‘Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’na, 1991-2024 yıllarını kapsayan çatışmalı döneme dair rapor sundu. İHD raporunda, son 33 yılda 9 bin 454’ü sivil olmak üzere toplam 36 bin 409 kişinin yaşamını yitirdiği, resmi rakamlarla 3 bin 428 köyün boşaltıldığı, binlerce insanın faili meçhul cinayetlere veya yargısız infazlara kurban gittiği belirtildi.

Meclis komisyonunun dün gerçekleştirdiği beşinci toplantısında Cumartesi ve Barış Anneleri’nin dinlenmesi ardından İHD yöneticileri, çatışma sürecinin sonucuna ilişkin verileri rapor halinde komisyona sundu. Komisyona sunulan yazılı raporda, yaşam hakkı ihlallerinin yanı sıra “zorla yerinden edilmeler”, “faili meçhul cinayetler” ve “toplu mezarlar” gibi birçok başlık yer aldı.

Raporda 33 yıllık süreçte çatışmalarda hayatını kaybeden kişi sayısı 26 bin 955, çatışmalı süreç içinde “faili meçhul saldırılar, mayın patlamaları, sivilleri hedef alan saldırılar” gibi olaylar sonucu yaşamını yitiren sivil sayısı ise 9 bin 454 olarak ifade edildi.

Raporda, Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) resmi verilerine de yer verildi. Buna göre, sadece 24 Temmuz 2015’ten bu yana Doğu ve Güneydoğu bölgesi, Kuzeydoğu Suriye ile Suriye’nin diğer bölgelerinde yapılan harekat ve operasyonlarda 42 bin 639 kişinin “etkisiz hale getirildiği” belirtildi.

“Çatışmalı sürecin en ağır sonuçlarından birinin zorla yerinden edilmeler olduğuna” vurgu yapılan raporda, resmi verilere göre 3 bin 428 köy ve mezranın boşaltıldığı, 378 bin 335 kişinin ise yerinden edildiği belirtildi. İHD, alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının tahminlerine göre yerinden edilen gerçek insan sayısının 1 ila 3 milyon arasında olduğunu belirtti.

“Faili meçhuller ve toplu mezarlar” 

Raporda, özellikle 1990’lı yıllarda yoğunlaşan ve hâlâ aydınlatılamayan faili meçhul olaylara da dikkat çekildi. İHD’nin raporuna göre, 1990-2023 arasında 3 bin 52 kişi faili meçhul cinayetlere, 3 bin 356 kişi ise “yargısız infazlara” kurban gitti.

Türkiye genelinde varlığı iddia edilen 348 toplu mezarda ise 4 bin 201 kişinin gömülü olabileceği tahminine yer verilirken, açılan 45 toplu mezardan 281 kişinin cenazesine ulaşıldığı savunuldu. 2000-2006 yılları arasında Hizbullah’a yönelik operasyonlarda 7 ildeki evlerde yapılan kazılarda 54 kişinin cesedinin bulunduğuna da vurgu yapıldı.

“Öcalan’la da görüşülmeli”

Çatışmalı sürecin yarattığı ağır bilançoyu raporunda rakamlarla ortaya koyan İHD, geçmişle yüzleşilmesi ve kalıcı bir barışın sağlanması için komisyona öneri, eleştiri ve taleplerini de iletti.

Komisyonun 6 aylık çalışma süresini yetersiz olduğunu belirten İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban, “Çatışmaların ve şiddetin sona ermesi konusunda ciddi bir çabanın sahibi olan Abdullah Öcalan’la görüşme konusunun komisyonun gündeminde olmadığını ne yazık ki biliyoruz. Basına yansıyan bilgilere göre ikinci toplantıda güvenlik bürokrasisi dinlenmiştir. Şüphesiz bu güvenlik bürokrasisinin dinlenmesi önemlidir ancak, akabinde hemen Abdullah Öcalan’la da görüşülmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz” dedi.

11 talep sıralandı

İHD Diyarbakır Şube Eşbaşkanı Ercan Yılmaz’ın, “Türkiye’de kalıcı barışın tesisi için” komisyona sunduğu derneğin 11 maddelik öneri listesi şu başlıklardan oluştu:

  • -Silahsızlanma ve toplumsal katılım: PKK militanlarının silahsızlanması ve toplumsal yaşama katılmaları için yasal düzenleme hazırlıklarına başlanmalı.
  • -Mezar yerleri: Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said-i Nursi’nin mezar yerleri açıklanarak naaşları ailelerine teslim edilmeli.
  • -Anadil hakkı: Anadilde eğitim, yayıncılık ve kültürel faaliyetler yasal güvenceye kavuşturulmalı, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki çekinceler kaldırılmalı.
  • -Kayyım uygulamasına son: Belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyım atanması düzenlemesi iptal edilmeli, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konulan çekinceler kaldırılmalı.
  • -Adil infaz yasası: Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalı, infaz kanunu eşitlik ilkesine göre değiştirilmeli, İdare ve Gözlem Kurulları lağvedilmeli, hasta mahpusların önündeki engeller kaldırılmalı.
  • -AİHM ve AYM kararlarının uygulanması: AİHM ve AYM’nin hak ihlali kararlarının uygulanması önündeki politik engeller kaldırılmalı.
  • -Hakikat ve Adalet Komisyonu kurulması: Gözaltında zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetlerin araştırılması için ‘Hakikat ve Adalet Komisyonu’ kurulmalı.
  • -Cezasızlıkla mücadele: İnsan hakları ihlallerine karışan kamu görevlilerinin etkin şekilde yargılanması için cezasızlık kültürüyle mücadele edilmeli.
  • -Toplu mezarların araştırılması: Türkiye genelindeki 303 toplu mezar iddiasının araştırılması için bağımsız bir komisyon kurulmalı ve kazılar Minnesota Protokolü’ne uygun yapılmalı.
  • -İfade özgürlüğü: Düşünce, ifade, basın ve örgütlenme özgürlükleri üzerindeki sınırlamalar kaldırılmalı.
  • -KHK’lıların haklarının iadesi: Hukuka aykırı şekilde ihraç edilen tüm kamu görevlileri görevlerine iade edilmeli ve tüm özlük hakları geri verilmeli.

TİHV: Endişe verici bir gerilemeye tanık olunmaktadır

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) da komisyona görüş ve önerilerini yazılı olarak sundu. Komisyonun kurulmasını “Öncelikle, TBMM çatısı altında böyle bir Komisyon’un oluşturulmasını, Türkiye’nin Kürt meselesinden kaynaklanan çatışma ve şiddet ortamının sonlandırılması, hukukun üstünlüğü, demokrasi ve toplumsal barışın tesisi gibi temel meselelerinin çözümüne katkıda bulunma ve epeyce zedelenmiş olan toplumsal ortaklığın hangi zeminlerde yeniden inşa edilebileceğini konuşma olanağı sağlayacağı için olumlu bulduğumuzu belirtmek isteriz” görüşü ile destekleyen THİV, Türkiye’de insan hakları açısından olumsuz bir durum yaşandığını ifade etti.

“Meselelerin evrensel insan hakları değer ve ilkelerine referansla ele alınması yönünde tavizsiz bir çaba gösterildiği ölçüde komisyonun gerçekten yararlı ve işlevli olacağı” ifade edilen görüş ve önerilerde şu tespitlere yer verildi:

“Söz konusu çalışma usul ve esaslarında Komisyon’un amacının düzenlendiği 2.(1) maddesinde ‘Komisyonun amacı terörün Türkiye’nin gündeminden tamamen çıkartılması, toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi, millî birlik ve kardeşliğimizin pekiştirilmesi hedefi doğrultusunda özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında yapılacak çalışmaları değerlendirmektir’ şeklinde ifade edilmiştir. Gerek TİHV’in gerekse İlgili diğer insan hakları örgütlerinin raporlarının yanı sıra Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler (BM) ve Avrupa Konseyi organları dahil pek çok uluslararası insan hakları örgütlerinin raporlarında da yer aldığı üzere son yıllarda demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve temel insan hak ve özgürlüklerine saygı açısından Türkiye’de endişe verici bir gerilemeye tanık olunmaktadır.

Bu tespit, ülkelerin siyasal rejimlerini değerlendiren belli başlı küresel endekslere de yansımaktadır. Örneğin, Göteborg Üniversitesi V-Dem Enstitüsü tarafından en son 12 Mart 2025 tarihinde yayınlanan 2025 demokrasi raporundaki liberal demokrasi endeksine dayalı olarak hazırlanan aşağıdaki grafik, Türkiye’de demokrasi değerleri bakımından yakın tarihin en kötü dönemlerinden birisinin yaşandığını göstermektedir. Daha kötüsü, 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi sırasında yaşanmıştı.

“Kuralsızlık, keyfilik, belirsizlik”

Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve temel insan hak ve özgürlüklerine saygı açısından yaşanmakta olan böylesi ciddi bir gerileme, aynı zamanda Türkiye’de esasen insan haklarını referans alan bir rejim fikrinin terk edildiğinin, bunun yerine hakları sistematik olarak ihlal eden bir devlet pratiğinin egemen olduğunun da göstergesidir. Başka bir deyişle, kuralsızlık, keyfilik ve belirsizlik mevcut rejimin asli nitelikleri haline gelmiştir. Hal böyle olunca Komisyon’un, toplumsal barışı, insan hakları ve demokrasinin ilke ve değerlerini yaşama geçirmenin yol ve yöntemlerini araması daha bir önem arz etmektedir. Çünkü, temel hak ve özgürlüklerin hiçbir ayrıma maruz kalmaksızın Türkiye’de yaşayan herkes tarafından kullanılmasının güvence altına alınması ilkesel olarak hiçbir mutabakat ya da müzakere konusu olamaz.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu

Reklam Engelleyici Algılandı

Değerli Okuyucumuz. Web Sitemizin Tek Gelir Kaynağı Reklamlardır. Lütfen Reklam Engelleyicinizi Kapatınız